Olympus Pen F

On yılı aşkın süredir filmli fotoğraf makineler kullanıyorum. Gerek 35mm gerekse 120mm makinelerde hatrı sayılır marka modeli deneme şansına eriştim. Bazılarına bizzat sahip oldum. Teknik özelliklerin önemini göz ardı edemem ancak benim için bir ürün duygusal anlamda da bir şeyler hissettirmeli. Araba, fotoğraf makinesi, kulaklık ya da herhangi bir teknolojik alet: Dünyanın en iyi teknik özelliklerine sahip olabilir fakat bu tek başına asla yeterli değil.

Olympus Pen F ile yolumun kesişmesi de bu tutku nedeniyle gerçekleşti. Dijital makine satın alma kararının ardından uzun bir araştırma sürecine girdim. Özellikle kendi çekim tarzıma en yakın modeller aynasız fotoğraf makineleriydi. Zira küçükler, taşınabilirler ve hafifler. Her an yanımda olmalı, çekmek istediğim hiçbir anı kaçırmamalıydım.

Sony A serisi, Fujifilm X100F, Panasonic LX100 II… Birçok modeli araştırdım, aynı satıcıya defalarca gidip inceledim. Uzun uzun her köşesini kurcaladım; menülerini, teknik özelliklerini, tutuş hissini… Eleye eleye X100F ile Pen F arasında kaldım. X100F’in artısı sensörü, diyafram ve enstantane tekerlerinin filmli makinelerdeki gibi tasarlanmış olmasıydı diye düşünüyordum başlarda. Analog hisler yabancılık çekmeme neden olmayacak, daha hızlı adaptasyon sağlayacaktım fakat makinenin üretim kalitesi tam anlamıyla tatmin etmedi beni. Üstelik sabit lensli bir makine uzun vadeli kullanım senaryosu sunmuyordu. Her ne kadar vizörü ve kullanım kolaylığı alınabilir kılsa da. En son Pen F’te karar kıldım. Zira teknik özellikler olarak doyurucu bir makineydi ancak dahası vardı, Pen ruhunu çok iyi yansıtıyordu.

Gövdenin kutusu

Aynı fiyat skalasına Sony A7 II (ki kendisi full frame) alabilecekken neden micro four thirds bir sistem satın aldım? Belli konularda eksiklerini bile bile bir makineyi satın alma kararı verdiren şey işte bu: Tutku. Micro Four Thirds sensör, auto focus konusunda Sony A serisi kadar iyi olmaması gibi gibi birçok negatif yönü var. Ancak tasarım, üretim kalitesi, kullanım kolaylığı, Jpeg çıktılarındaki renk skalası gibi sayamayacağım birçok özellik diğerlerinden daha iyiydi.

Kaynak: https://www.kamerabild.se/nyheter/prylar/olympus-pen-f-prestandakamera-i-retrostil

Pen ruhunu devam ettiren kompakt tasarım… Arzu nesnesi hâline gelebilen şeyleri seviyorum. Fujifilm X100F’te bir artı olduğunu düşündüğüm şey aslında kuru bir romantizm imiş. Zira dijital bir makinede çok daha verimli fonksiyonlar kullanılabilecekken diyafram ve enstantane değerlerini filmli makinelerdeki gibi tekere bırakmak verimli değil. Onun yerine dijital fotoğraf makinelerinin çoğunda yer alan P, A, S ve M modu yer alıyor. Poz telafisi tekeri ve video başlatma/durdurma düğmesine ek olarak moda göre ayar atanabilen iki farklı teker daha mevcut. Üstelik nostaljik göndermeler burada da devam ediyor. Deklanşör kablosu girişi mevcut ve sadece görüntüden ibaret değil, kullanılabiliyor.

Çok güzel bir vizöre sahip. 1 milyondan fazla noktaya sahip dokunmatik ekranı birçok yöne dönebiliyor. Makine video odaklı olmadığı için vlog kamerası olmaya müsait olduğunu düşünmüyorum ancak tripod kurup kendinizi çekmeniz mümkün. Kişiselleştirilebilir iki adet fn düğmesi mevcut. Evrensel tripod yuvasına, bir hafıza kartı girişine ve mini hdmi çıkışı yer alıyor.

Gövde içerisindeki beş eksenli görüntü sabitleme, 20.3 mp sensör, manuel focus’ta saniyede 10 kare çekim, dahili wi-fi makinenin diğer teknik özellikleri.

Makinenin en büyük artısı Jpeg çıktılarındaki başarısı. Salt fotoğrafçılıkla ilgileniyor, edit kısmı ile fazla vakit kaybetmeden fotoğraf paylaşmak ya da çıktı almak istiyorsanız doğru bir tercih olabilir. Özellikle siyah beyaz çıktıları o kadar güzel ki…

Makinenin önünde yer alan çark ile farklı modlara geçebilirsiniz. CRT, ART, COLOR ve MONO. Pozlama eğrisine müdahale ederek harika sonuçlar alabileceğiniz bu modlardan en sevdiğim mono. Doğrudan kamera üzerinden bunları yapabilmek harika.

Çevremde birçok kişiye tavsiye ettim, bazılarına ise aldırdım. Hatta öyle sevdim ki, yükseltme amacıyla sattıktan sonra bir kere daha satın aldım. Farklı lenslerine sahip oldum, birçok aksesuarını edindim ve hiç yanımdan ayırmadım. Bu kameranın her şeyden öte bir tarzı var. Onu ne kadar özlediğimi tarif dahi edemem.

Bu makine ile çekmiş olduğum fotoğraflardan bazılarını aşağıya bırakıyorum. Daha fazlasını görüntülemek için dijital sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

2 thoughts on “Olympus Pen F

  1. Pingback: Ricoh GR III - Onur Önal

  2. Pingback: Hangi fotoğraf makinesini almalıyım? - Onur Önal

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *